Av. Mustafa SAN-İNSAN HAKLARI

İNSAN HAKLARI

İNSAN HAKLARI….26.04.2006
insan hakları insan hakları kavramının felsefi kökleri çok eskilere dayanmakla beraber uluslararası alana geçişi oldukça yeni sayılır. ancak, insan haklarının özellikle son yıllarda toplumsal değerler alanında hızla ön plana geçtiği gözlenmektedir. nitekim, hemen hemen her gün gerek yazılı gerekse görsel basında insan haklarından bahsedilmekte, ya da insan hakları konusunda çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. insan hakları, artık devletlerin iç sorunu olmaktan çıkarak uluslararası boyut kazanmaya başlamıştır. eski devletlerin yönetim anlayışı baskıya ,zorbalığa dayalıydı. bu gidişin sonucu olarak ortaya çıkan 1215 yılında ingiltere kralına kabul ettirilen bildirge, magna charte (magna karta) insan hakları kavramının ilk belgesi sayılır. insan hakları konusunda yayınlanan bir diğer önemli bildirge, amerika’da yayınlanan bağımsızlık bildirgesi’dir.1789 fransız devrimiyle özdeşleşen özgürlük, eşitlik, kardeşlik gibi kavramlar insan hakları bildirgesiyle ilk etapta ulusal nitelik göstermesine rağmen , bu kavramlar diğer halklar için de ileriki zamanlarda evrensel boyut kazanmıştır.daha sonra, birleşmiş milletler örgütü 10 aralık 1948 tarihinde “ insan hakları evrensel bildirgesi” ni kabul ve ilan etmiştir.bu bildirgeyi ilk kabul eden ülkelerden biri de türkiye olmuştur.tarihsel süreci kısaca bu olmakla birlikte kavram olarak; insan hakları: kişilerin, kanun karşısında cins, ırk, din, dil, yaş, tabiiyet, düşünce farkı gözetilmeksizin eşit oldukları ve insan olmak sıfatı ile doğuştan, devredilemez doğal birtakım haklara sahip oldukları kabul edilmektedir. bu hukuksal eşitliğe ve doğal haklara insan hakları adı verilmektedir. kişi hakları: insan kişiliğine bağlı, doğuştan dokunulmaz, devredilmez haklardır. insan hakları, kişi hakları ile birlikte diğer siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik hakları da kapsar. tarihin insanları kaydetmesi ile birlikte başlayan bu evrensel haklar kanun önünde eşitlik, ırk dil ,din , uyruk , fikir farklılığı gözetmeden tüm insanların eşitliği ilkesine dayanmaktadır. türk hukuk mevzuatında anayasa madde 10’da “ herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” demekle insanın, sadece insan olmasından kaynaklanan haklarını anayasal güvence altına almıştır.her ne kadar uygulamada , insan hakları ihlalleri yaşansada anayasal güvence altına alınmış olması, türk hukuk sistemi bakımından kazanımdır. gerek tarihsel sürecini gerekse kavram olarak açıklamaya çalıştığım insan hakları konusunda, şu anekdotu sizlerle paylaşmak isterim. eski istanbul’da ; şairler ,yazarlar ,ressamlar vesaire o dönemin entelektüel kesmi rutin olarak belli bir yerde bir araya gelerek , kendilerine bir konu seçip kendi aralarında münazara ederlermiş.o günün konusu ise ; tarihi bir müze içerisinde benzeri olmayan , eşsiz bir tablo ve tablonun altında emeklemeyen bir bebek düşünelim. bu tarihi müzede bir yangın çıkartalım demişler. bu yangında öncelikle hangisini , tabloyu mu yoksa çocuğu mu kurtarırız demişler. bunun üzerine bir kısmı tabloyu kurtarırız. çünkü o tablo benzersiz ve hiç kimse tarafından bir daha yapılamaz demişler.bir kısmı ise çocuğu kurtarırız demişler. gerekçe olarak; o çocuğun o tablodan daha iyi bir tablo yapmayacağı ne malum diye görüş bildirmişler. içlerinde sait faik abasıyanık’ ta bulunmaktadır. sait faik’ e dönerek üstad sen ne yapardın diye sormuşlar.sait faik’in cevabı muhteşem olur.” çocuğu kurtarırdım ama sadece insan olduğu için” demiştir. av. m. mustafa san insan haklarının en üstün değer gördüğü bir yaşam için…
Ekleyen :Mehmet Mustafa SAN.