Abbas Kuşdoğan-ZAMAN BİZİ NERDEN NERE GETİRDİ

ZAMAN BİZİ NERDEN NERE GETİRDİ

285.ZAMAN BİZİ NERDEN NERE GETİRDİ (7/KASIM/1979)

Dünya devranından doğduğum yerden,
Zaman bizi nerden nere getirdi.
Evrim mi, çevrim mi bilmem bu sırdan?
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Adımız, kaydımız Osmanlı idik,
Türlü maceralar ile büyüdük,
Son Türk ocağında pişirdik, yedik,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Harmanda zahralar köye gelirdi,
Savurmaya izin bekçi verirdi,
Sekizde bir ölçek aşar alırdı,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Ağacalık at yemine bekçiye,
Taksim olur geri kalan çiftçiye,
Yola vergi vardı koyun, keçiye,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Taşınır taşınmaz vardı vergisi,
Zenginlerin bedel vermek görgüsü,
Askerlikti yoksulların korkusu,
Zaman bizi nerden nere getirdi

Askerlikte yoktu ödev süresi,
Altı, yedi yıldı normal arası,
Siyah giyim, ıkızıl fesdi libası,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Üç, beş kuruş vergi vermeyen kimse,
Evinde kap, kacak bir şeyi yoksa,
Dayakla kurtulmaz girerdi hapse,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Gerekli beslerdik kadıyla iti,
İnsandan çıkıyor derlerdi biti,
Ne takım elbise ne de bir ütü,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Yamalı giysiler giyen analar,
Okullar ağıldı, çürük haneler,
Bugünkü muazzam katlı binalar,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

(354)
Üstün giysimizdi şalvarla, aba,
Muhannete muhtaç olmamak çaba,
Hep birden sallardık kaşık bir kaba,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

O gün hanım yoktu avratla, kişi,
Avrat iyim dokur, diker dikişi,
Bekleyip su almak en büyük işi,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Başımızda festi, üstünde sarık,
Kadınlar başında ağaçlı kölük,
Ayakta yemeni çeşitli çarık,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Üç peşli zıbınlar çuha saltası,
Püskülü poşular, gümüş çarpazı,
Perçemler, belikler günün modası,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Gelinler germesüt kutnu giyerken,
Yüzü bürümcekli ata binerken,
Birkaç gün yolları atla giderken,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

İpekli giyerdi zengin hatunu,
Alnına düzerdi gümüş, altını,
Emrini tutardı yoksul kadını,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Işık için yanan yağlar tüterdi,
İslenirdik günler böyle tüterdi,
Namahremlik kadın yüzün örterdi,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Sağlıksız, okulsuz yokluk çekerdik,
Herşeye katlanır boyun eğerdik,
Hatır, gönül yapar dostluk ekerdik,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Sayrılıkta bütün hastalık adı,
Kadere bağlardık bu acı tadı,
Muskalar, adaklar, kurbanlar vardı,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Eşeğe, katıra, ata binerdik,
Bu mutluluk HAKTAN böyle dilerdik,
Öküzde at ile çiftçiler sürerdik,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

(355)
Zahmetler çekerdik zorluk gerçekten,
Rahat mı yatardık bir gün döşekten,
Hele sorun öküz ile eşekten,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Yürür idik uzun yolları yaya,
Çorba yer alışkın değildik çaya,
İhtiyaçlar çoğu yol ile suya,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Bugün çiftlikte teknik araçlar,
Çay, nehir, sulama çeşit barajlar,
Sulu oldu bomboş kalmış kıraçlar,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Traktör, nadasla tohumun eker,
Ürününü alı bir biçerdöver,
Selektör temizler eleyip seçer,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Bilimler yüceldi çoğaldı kaygı,
İnsandan azaldı hürmetle, saygı,
Sağlıklar güvensiz çekilir korku,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Sayısız değişik oldu az günde,
İlimler şahlandı taştı her yönde,
Ahmak zayıfladı imanda, dinde,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Bugün tıp bilimleri nere aşıyor,
Parça taktıkları insan şaşıyor,
Suni akşamlarla bile yaşıyor,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Çok şeyler görenek olmuştu soydan,
Çözüldü hepsi bugünkü oydan,
Çuvallarla taşlar getirdik aydan,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Saygılar azaldı TANRI adına,
Milyonların karar verdik katline,
Bomba yaptık, atom yazdık kartına,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Yerde kaçtık, gökte uçtuk biz bize,
Feza aleminde gezdik diz dize,
İlden ile sohbet ettik yüz yüze,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

(356)
İnsanlar çok şeyler kattı şartına,
Saygılar gerekir elbet zatına,
İstasyonlar kurduk gökler katına,
Zaman bizi nerden nere getirdi.

Yürüyüşler acil oldu tanığım,
Görünüşte sonu yakın kanığım ,
(Hasan), buralıyım burda konuğum,
Zaman bizi nerden nere getirdi.
Hasan Çağlar.